Freudyen Düş Yorumları
Psikanalizin kurucusu Singmund Freud düşleri üstbenlik veya benlik ideali tarafından onaylanmayan içerikleri nedeniyle direkt doyun sağlanmasına izin verilmeyen dürtü ve isteklerin şekil değiştirmesiyle tanınamaz ve sembolik şekilde doyum sağlama işlevleri olduğunu belirtmiştir.
Yapılan güncel çalışmalarda Freud’un bilinçdışı kavramını onaylayan pek çok kanıt bulunmaktadır.
Eski yunan filozoflarından Platon Freud’a çok benzeyen düşler hakkındaki yorumunda ‘ açıklamak istediğimiz şey aslında sağlıklı ve dengeli görünenler de dahil olmak üzere bütün insanlarda aşırı ve kontrol edilemez dürtülerin var olduğudur. Bu dürtüler rüyalarımızla beraber ortaya çıkar.
Daldisli Artemidor ise yazdığı ‘rüya kitabı’nda ilk kez sembol dilinden söz etmiş ve düşlerdeki bazı sembollerin ampirik açıklamasını yapmıştır.
Freud kendisinden öncekilerden farklı olarak düşlerin gelecekten değil de geçmişten haber verdiğini belirtmiştir. Freud’un düş kuramı kısaca “düşler, uyku sırasında oluşan bilinçdışı ruhsal faaliyetlerdir” şeklinde özetlenebilir.
Freud bilinçdışı içeriğin burada bulunmasının nedeni, bu içeriğin ya da dürtü, anı ve isteklerin üstbenlik ya da benlik ideali tarafından çok da onaylanmayan şeyler olmasıdır. Bu nedenle temelde bastırma kullanılarak bu istenmeyen içerik bilinçdışında tutulur. Duygusal enerjileri hiçbir zaman yok olmayan bu içerik sürekli olarak doyum sağlamaya çalışır. Sürçmeler, nevrotik semptomlar ve düşler Freud’a göre bilinçdışı içeriğin biraz şekil değiştirmiş görüntüleridir. Direkt olarak açığa çıkması ya da doyum sağlanması onaylanmayan dürtüler ve istekler şekil değiştirerek daha tanınmaz ve sembolik bir şekilde doyum sağlamakta, bu sayede de ruhsal gerilim azaltılmaktadır.
Freud düşleri ‘uyku bekçileri’ olarak adlandırmış ve uyku durumunun zihnin dinlenmesinin sağlandığı ve bilinçliliğin geçici olarak en aza indiği bir durum olduğunu belirtmiş. Benlik uyku durumunda bilinçdışı içeriğin, bilince sızmasına izin verir. Ancak bu içerik doğrudan bilince çıktığında kaygı yaratacağından, bu noktada bilinçdışı içeriğin sembolik olarak doyumunu sağlayan düşler devreye girer. Freud’a göre her düş bilinçdışı bir isteği doyurmayı amaçlar. Bu doyum direkt veya açık olursa anksiyeteye neden olacak ve kişi uyanacaktır. Bu nedenle de doyum sembolik olmak zorundadır. Bu şekilde hem ruhsal gerilim azaltılmış olur hem de uykunun sürmesi sağlanır. Düşler bir bakıma bilinçdışı ruhsal enerjinin yükünün azaltıldığı zihnin emniyet sübaplarıdır aynı zamanda. Sonuç olarak düşler, uyku durumunun sürdürülmesini sağlamak ve enerjisi artmış olan bilinçdışı isteklerin kılık değiştirmiş bir şekilde doyurulmasını sağlamak görevlerini üstlenirler. Günümüzde, Freud’un düşlerin bir isteği doyurma amacı taşıdığı varsayımı, uyku çalışmaları ile de desteklenmektedir. Yapılan çalışmalar, REM uykusu sırasında, beyinde içgüdüsel isteklerin doyurulması ile ilgili olduğu Taşkın EO, Aydemir Ö. Freudyen düş yorumu ve geleneksel rüya tabirleri. 3P Dergisi, 2004; 12 (4): 317-326 5 düşünülen yapılarda ileri derecede aktivasyon olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda Freud’un düş kuramının temelini oluşturan bilinçdışı içeriğin doyumu varsayımı doğrulanmıştır.
Freud düşün ortaya çıkması için öncelikle bir bilinçdışı uyarıcının olması gerektiğini belirtti. Bu uyaranın o gece düşte doyum sağlamak için ortaya çıkmaya çalışmasının nedeni ise, o gece için bu dürtüleri aktive eden gündüz yaşantılarıdır. Gündüz yaşantıları bilinçdışı kalarak doyurulmamış istek ya da dürtüleri anımsattığında bunlar bilince daha yakın katmanlara doğru yükselmeye başlarlar ya da diğer bir deyişle bilinçdışındaki enerjileri artar. Yasaklanmış istekler olduklarından bastırma savunma mekanizmasının etkisiyle birlikte bilinçdışında kalmaya devam ederler. Ama artmış enerjinin boşalması için kısa süreli de olsa boşaltılmaları gerekmektedir. İşte tam burada düş devreye girer. Gündüz yaşanan bilinçli yaşantılar bilinçdışı harekete geçirerek bilinçaltı dünyasının kapılarını açar. Yapılan güncel çalışmalar Freud’un bu görüşünü kanıtlar niteliktedir. Düşlerin içeriğini kişinin güncel sorunları ve günlük sorunların belleğe kaydedilmişolan geçmiş yaşantılar ile duygusal olarak bağlantılı olduğu kanıtlanmıştır.
Düşlerde Sembolizasyon: Bilinçdışımızdaki yasaklı içerikler anksiyeteye sebep olmaması için çarptırılarak tanınamaz halde bilincimize çıkarlar. Bu çarptırma simgecilik, yoğunlaştırma, yer değiştirme ve atlamadır. Düş işlemi olarak Freud bu özellikleri aslında bilinçdışının ya da birincil düşünce süreçlerinin genel özellikleri olarak adlandırmış olduğunu görmekteyiz. Dürtülerin veya isteklerin sembolik olarak doyumunu sağlamada en önemli rolü düşlerin sembol dili ile yorumlanması sağlamaktadır.
Bir düşteki sembolün birden çok anlamı olabilir. Yoğunlaşma sebebiyle bir sembolde çok fazla duygu ya da düşünce birleşebilir. Bilinçdışında aralarında yakın bulunan veya benzeyen dürtü veya istekler aynı sembolleri kullanırlar. Böylece birden fazla yasaklı dürtü doyurula bilinir
Freud düşlerde en ilkel bebeksi malzemelerin görülebileceğini belirtmiştir. En ilkel yanımızı ortak bilinçdışı oluşturmaktadır. Buradaki süreçler de tüm insanlarda benzer olduğundan sembollerin anlamları da benzer olmalıdır. Yani düşlerdeki sembolizasyon ortak bilinçdışımızın ürünüdür.
Freud’a göre sembollerin anlamları bilinmesine rağmen direkt kullanılması yanlıştır. Bunun yerine düşü görenin serbest çağrışımıyla değerlendirilmesi gerekmektedir. Sembol yorumlamasında temel olan çağrışımdır. Dirençlerden ve düşte yer alan birden fazla yasaklı dürtü veya isteğin doyurulmasından dolayı düşü yorumlarken birden fazla yoruma ulaşa bilinir. Bunun için düşü gören kişinin çağrışımları hayati değer taşır. Bütün bu sonuçlara dayanarak düşler hakkında tek bir yorum yapmak doğru olmaz.
Psikanalitik kuramda bilinçdışı bir katman şeklinde oluşmuştur. Bilinçdışında derinlere indikçe sembollerin anlamları arasında ortaklaşma ve en derinde ise tüm insanlarda ortak bir içeriğe dönüşür.
Geleneksel rüya tabirleri ortak kültür ögesidir, kültür ise üstbenlik. İşte buradaki içeriklerin anlamları üstbenlik tarafından sakıncalı bulunarak yasaklanmıştır.
Sembollerin Karşılaştırılması: Biraz önce belirttiğimiz gibi derinlere inildikçe benzerlikler bulmak sık olacaktır. Geleneksel düş yorumlarında yüzme; huzur, rahatlık, mutluluk gibi yorumları benimserken psikanalizde de regresyon yani anne rahmindeki mutlu ve güzel yere dönme arzusuna denk gelebilmektedir. Diş sökülmesi psikodinamik yorumda kastrasyon kaygısını tetiklerken geleneksel yorumlarda ölümü çağrıştırmaktadır. Her ikisi de kayıp anlamına gelmektedir.
Freud’un düş kuramında en çok cinsel organlar ya da cinselliğin kullanılmasındaki neden en çok bastırılan dürtülerin cinsel dürtüler olmasından dolayıdır. Bu bastırmanın sonucu olarak cinsel organlar ve cinsellikle ilgili pek çok sembol bulunmaktadır.
Freud’un penis yerine kullandığı semboller (kılıç, kama, silah, kuş) başarı, güven gibi erk(güç) kavramlarını içermektedir. Bunun yanında yitimi de gücün kaybı olarak yorumlanmıştır. Bu yorumlar klasik yorumlara oldukça benzemektedir. Yine Freud’un kullandığı ‘iş yapmak’ cinsel ilişkiyi sembolize eder. Buna da ‘iş ve ‘eş’ kelimelerinin benzerliklerini sunabiliriz (İngilizce work-wife bazı diller de buna ek). Bazı semboller aşk-evlilik ile de tanımlanmıştır şapka-kravat-anahtar gibi.
Gerek dilimiz Türkçede gerek diğer dillerde argo bilinçdışından oldukça fazla sembol taşır. Özellikle meyve isimleri gene kadınlığa atıf edilen kelimelerden olmuştur (şeftali, elma, karpuz vb.).
Sonuçlar: Örneklerimizi göz önüne alırsak geleneksel düş yorumlarındaki sembol yorumlarına baktığımızda sembollere kısaca değinildiğini ve yasaklı dürtülerin üstbenlik ve benlik tarafından idealize edildiğini ve bu şekilde açıklandığını görmekteyiz. Geleneksel düş tabirleri ve argo kaynağını bilinçdışından alır. Argo bastırılmış nevrotik duyguların deşarjını üstlenir. Argoda geleneksel düş tabirlerinden farklı olarak ayıp ve yasak kavramları bulunmamaktadır.
Geleneksel rüya tabirlerinin bu kadar yaygın olmasındaki önemli nedenlerden biri de önemli bir gereksinime karşılık veriyor olmasıdır. Bu sayede bireyler doyum bekleyen arzu ve isteklerini üstü örtülü ve uygun bir biçimde karşıdaki muhatabına aktarabilmektedir.
Sembollerin Geleneksel Yorumlanması
Bıçak: Gücü temsil eder. Keskin bıçak başarı, kör bıçak başarının engellenmesidir. Bıçağın kırılması ise gücün yitimi yani yenilgi anlamına gelir.
Kılıç: Bıçak ile benzer anlamlar taşır.
Ateşli Silahlar: Güç, başarı, üstünlük gibi anlamları taşır.
Kalem: Bilgi öğrenme anlamına gelir. Kalemin aniden kırılması işlerin bozulacağı anlamını taşır.
Kravat: Erkek için iş sahibi olmak veya evlenmek. Kravat çıkarmak ayrılık anlamına gelir.
Şemsiye: Kapalı şemsiye iş demektir. Şemsiyenin yırtılması ise işlerin ters gideceği anlamını taşır.
Fıskiye: Fıskiyeden sular fışkırdığını görmek sevinçli bir haberdir. Kişi aşık ise sevgilisiyle mutlu olacaktır.
Yılan: Tüm yılanlar düşmanı temsil eder. Zehirli yılanlar ise en tehlikeli düşmanlardır.
Şapka: Başa giyilen her şey hayırlı iş ve kısmet olarak yorumlanır.
Anahtar: Yeni umut ve fırsat anlamına gelir.
Çocuk: Güzel görünümlü bir bebek iyi haberdir. Kötü görünümlü bir bebek ise kötüye çağrışım yapar.
Ocak: Yanan bir ocak başarılı ve kazançlı bir işi sembolize eder. Yanan bir ocağın sönmesi ise zorluk anlamına gelir.
Mağara: Gizli ve esrarlı olaylar anlamına gelir. Karanlık bir mağarada bir şeyin bulunması sıkıntı anlamını taşır. Mağaraya girip kaybolmak ise hayat boyu felaket olarak yorumlanır. Bir mağaradan diğerine geçen kişi ise ilim öğrenme yolundadır.
Dolap: Bilinmeyen bir amacı temsil eder. Bir dolap kapağı açan kimse yeni bir işe girişecektir.
Fırın: Ekmek ile dolu bir fırın bereket anlamına gelir.
Bahçe: Güzel bir bahçede dolaşan kişi aşkta ve işte başarıya koşacaktır. Soluk ve bakımsız bir bahçede dolaşan biri ise hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Kitap: Kişinin hayatını temsil eder. Yeni bir kitap okuyan kişinin hayatı değişir. Kitap yırtık veya dağınık ise eski bir kötülükten dolayı kişi zor durumda kalır.
Sofra: Güzel bir sofra kişinin hem aşkta hem de işte kazanacağı anlamına gelir. Bir sofraya davet edilen kişi ise yeni bir evlilik yapacaktır.
Midye: Haram kazanç ve kötü ilişkiyi temsil eder.
Meyveler: Güzel haberler müjdelerler. Bunun yanında kötü ve eskimiş meyveler ise hayal kırıklığı anlamına gelir.
Elma: Güzel renkli taze bir elma başarı anlamına gelir. Elma toplamak ise istenilen başarıya ulaşmak anlamına gelir.
Şeftali: Şeftali almak varlıklı bir kimse ile evlenmek anlamına gelir. Çiçek açmış şeftali ağacı mutluluktur.
Balkon: Huzur ve rahatlıktır.
Ata Binmek: Kısmet, başarı ve mutluluktur. At büyük ve güçlü ise mutlulukta büyük olacaktır.
Yemek Yemek: Müjde ve güzellik olarak yorumlanır. Ekşi yemekler haram kazancı simgeler.
Merdiven İnip-çıkmak: Merdiven çıkmak başarı merdivenden inmek ise başarısızlık olarak yorumlanır.
Müzik Aleti Çalmak: Kişi kendi gayreti ile başarıya gidecektir.
Uçmak: Düşünde uçtuğunu gören kişi zevk verici olaylar yaşayacaktır. Dama konan kimse bekar ise evlenir.
Saç Dökülmesi: Yakın zamanda dertlerin geleceğini belirtir.
Kör Edilme: Kör olan kimse aşk ile büyük sorun yaşayacaktır.